Herkesin Hemfikir Olduğu Konular Var mı? Bir İnsanlık Araştırması

Herkesin Hemfikir Olduğu Konular Var mı? Bir İnsanlık Araştırması Resim

Herkesin Hemfikir Olduğu Konular Var mı? Bir İnsanlık Araştırması

Herkesin Hemfikir Olduğu Konular Var mı? Bir İnsanlık Araştırması

Kahvenizi alın, rahat bir köşeye yerleşin ve insanlığın ortak paydalarını keşfetmeye çıkalım...


Geçen gün dostlarımla sohbet ederken ortaya çıkan o klasik tartışma: "Acaba bu dünyada herkesin aynı fikirde olduğu bir konu var mı?" Masadaki herkes farklı bir cevap verdi tabii. Kimi "yok öyle bir şey" dedi, kimi "aşk evrenseldir" diye romantik bir çıkış yaptı, kimi de "pizza sevmeyen yoktur" diyerek konuyu hafife aldı.

Ama gerçekten düşününce, bu oldukça derin bir soru aslında. 7,8 milyar insanın yaşadığı bu gezegende, farklı kültürlerden, dinlerden, ideolojilerden geldiğimiz halde ortak noktalarımız var mı? Yoksa her konuda mutlaka karşıt görüş çıkacak mı?

Teorik İmkansızlık: Neden "Herkes" Demek Zor?

Açıkçası, matematiksel olarak düşünürsek, bütün insanların aynı fikirde olduğu bir konu bulma ihtimalimiz sıfıra yakın. Çünkü insan doğası gereği karmaşık. Aynı manzaraya bakan iki kişi bile farklı şeyler görebilir. Bir kişi gün batımında romantizm görürken, diğeri sadece atmosferik ışık kırılması görebilir. Bu çeşitlilik aslında insanlığın güzelliği de.

Ama dur, bu demek değil ki ortak paydalarda buluşamayız. Sadece %100 fikir birliği beklememeliyiz. Bunun yerine "en geniş konsensüs" arayışına çıkabiliriz.

Su: Hayatın Ortak Dili

En basit yerden başlayalım: su. Kim karşı çıkabilir temiz suya? Hangi ideoloji, hangi din, hangi kültür "hayır, temiz su istemiyoruz" der? İşte burada ilginç bir durum var. Su, politik bir mesele haline geldiğinde bile, suya erişim hakkı tartışılmaz. Tartışılan sadece nasıl dağıtılacağı, kimden alınacağı gibi pratik meseleler.

Temiz hava da aynı kategoride. Nefes almanın ideolojisi olmaz. Soluk vermenin dini yoktur. Oksijen ihtiyacı karşısında hepimiz eşitiz.

Anne Sevgisi: Kalbin Evrensel Dili

Psikologlar der ki anne sevgisi, en ilkel ve en saf duygulardan biri. Hangi kültürden olursanız olun, annenizi sevmemek için özel bir neden gerekir. Tabii ki her anne-çocuk ilişkisi mükemmel değil, ama annelik kavramına duyulan saygı neredeyse evrensel.

İlginç olan şu: anne sevgisini eleştiren ideoloji de yok, din de. Tam tersine, çoğu inanç sistemi anneliği kutsar. İslam'da "cennet annelerin ayakları altındadır", Hristiyanlık'ta Meryem Ana figürü, Hinduizm'de Ana Tanrıça kavramı... Liste uzar gider.

Bu durumu dünyanın dört bir yanından örneklerle test ettiğimde, gerçekten de annelik karşıtı bir kültürle karşılaşmadım. Hatta en bireycil toplumlarda bile, anneler günü kutlanır.

Doğa: Ortak Evimiz

Çevreci olsun olmasın, herkes güzel bir doğa manzarasının karşısında duraklar. Dağların büyüleyiciliği, denizin sakinleştirici etkisi, ormanların gizemli atmosferi... Bunları sevmemek için gerçekten çok özel koşullar gerekir.

Tabii, doğaya nasıl davranacağımız konusunda görüş ayrılıkları var. Kimi "korunmalı" diyor, kimi "faydalanmalı". Ama doğanın güzel olduğu konusunda fikir birliği var. Hiç kimse "çirkin doğa istiyoruz" demiyor.

Geçenlerde şehir stresinden kaçıp Karadeniz'e gitmiştim. Orada tanıştığım yaşlı bir amca, "oğlum, politik görüşümüz farklı olabilir ama bu yeşillik karşısında ikimiz de aynı hissi yaşıyoruz" demişti. Ne kadar da haklıydı.

Çocuklar: Geleceğin Ortak Değeri

Çocuk sevgisi de evrensel değerlerden biri. Hangi topluma giderseniz gidin, çocuklar özel statüye sahiptir. Onları koruma içgüdüsü, ideolojik sınırları aşar.

Tabii çocuk yetiştirme konusunda farklı görüşler var. Nasıl eğitilmeli, hangi değerler verilmeli, ne kadar özgürlük tanınmalı... Bunlar tartışılır. Ama çocukların güvende olması gerektiği konusunda kimse itiraz etmez.

UNICEF'in dünya çapındaki başarısı da buradan geliyor aslında. Politik görüş farkı olan ülkeler bile, çocuk hakları konusunda iş birliği yapabiliyor.

Barış: Utopik Ama Evrensel Arzu

"Barış istemiyor muyuz?" diye sorduğunuzda, çoğu insan "elbette istiyoruz" der. Peki neden dünyada bu kadar çatışma var? Çünkü barışa giden yollar konusunda anlaşamıyoruz. Herkes farklı barış tanımı yapıyor.

Ama barış kavramının kendisi eleştirilmiyor. Savaş yanlısı ideoloji bile "kalıcı barış için geçici savaş" der. Bu bile, barışın nihai hedef olarak kabul edildiğini gösterir.

Peki Ya İstisnaları?

Tabii ki her kuralın istisnası vardır. Dünyada su içmeyi reddeden, annesini sevmeyen, doğadan nefret eden, çocuklara zarar veren, savaş isteyen insanlar da bulunabilir. Ama bunlar o kadar azınlık ki, "evrensellik" tanımını bozmaz.

Ayrıca, kişisel travmalar da bu durumu etkileyebilir. Mesela kötü bir anne-çocuk ilişkisi yaşayan biri, annelik kavramına farklı bakabilir. Ama bu, anneliğin genel olarak pozitif algılanmasını değiştirmez.

Sonuç: Ortak İnsanlık

Sonuçta, %100 konsensüs beklemek gerçekçi değil. Ama bazı konularda %95-99 seviyesinde fikir birliği var. Bu da umut verici aslında. Demek ki farklılıklarımıza rağmen, ortak değerlerimiz de var.

Belki de bu ortak noktalar, insanlık olarak nasıl bir gelecek inşa edeceğimizin ipuçlarını veriyor. Su, hava, sevgi, doğa, çocuklar, barış... İşte inşa edebileceğimiz dünyanın temelleri.

Bir dahaki sefere kendinizi çok farklı görüşteki biriyle karşı karşıya bulduğunuzda, bu ortak paydalara odaklanmayı deneyin. Kim bilir, belki de düşündüğünüzden çok daha fazla ortak noktanız olduğunu keşfedersiniz.

Ve evet, pizza sevmeyen de var bu dünyada. O arkadaşım yanılıyormuş!


Bu yazı, insanlığın ortak değerlerini keşfetme yolculuğunda küçük bir durak. Siz de hangi konularda evrensel fikir birliği olduğunu düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz...

1 Yorum var

Yorum Yap

Email Adresiniz görünmeyecektir.*